Doğmak için İstanbul’dan Mersin’e gelip, doğduktan kısa bir süre sonra tekrar İstanbul’a dönmemiz ile 90’ların ilk seyyah bebeklerindenim diyebiliriz. 27 senelik ömrümün 19 senesi İstanbul’da geçti, ama ben hep Adanalı Esin oldum, oradan anlamalıymışım aslında bir gün Adana’ya geri döneceğimi...
Ailemden senelerce uzak olmanın verdiği aile hasretini dinleyip de tekrar aileme kavuşmam arasında geçen bu seneleri Paolo Coelho’nun Simyacı kitabına benzetiyorum, çünkü içimde eksikliğini hissettiğim şey aile, sevgi, aidiyet, ve yarıda kalmışlıkların hepsini Santiago gibi tam da bıraktığım yer de geri buldum.
Metropolden kaçmak, ailemle yakınlaşmak, biraz yavaşlamak, ters göçü tatmak, daha minimal bir hayat yaşamak, ve kısacası kendi hayallerimin peşinden gidebilmek için Adana’ya gelme kararı aldım.
Ailemden uzak yaşadığım 12 sene içerisinde havalimanları, uçaklar, vb. birçok yerde çok fazla düşünmeye, gözlemlemeye, kendimle tanışmaya vakit buldum. Anne ve Babam kanatlarımı özgürce açmama olanak sağladı böylece Dünya’yı tanımaya, farklı yerlerde, farklı kültür ve insanlarla çok güzel deneyimler biriktirme fırsatı buldum.
Florida’da yaşadığım sakin, tropik ama aslında emekli şehri olan Sarasota’dan memlekete geri döndükten sonra İstanbul’daki ilk haftam da Gezi Park’ı sonrası olanlar, evimin kentsel dönüşüm yüzünden yıkılacak oluşu, 12 senedir içimdeki aile hasreti ve sisteme, ekonomiye, hukuka ve bize gerçek diye sunulan herşeyden vazgeçip kendi patikamı açmak istedim, sonraki nesle bir alternatif sunabilmek, farklı bir perspektif sunabilmek adına.
Bir İstanbul ziyaretimde, Deniz Eslek (@denizhanimefendi) ile hoş sohbetimizde bana vermiş olduğu esinlendirmelerden sonra; Yer yer Adana’nın bir takım konularda geri kaldığını, medya tarafından sürekli delilerin yaşadığı, at-avrat-alkol, ve kebabın memleketi olarak depikte edildiğini düşündük. Ancak burada herşey bundan ibaret değil... Dahası var! Hemde çok! Akdeniz’in güzel şehirlerinden Adana’yı yaratıcı perspektiflerle ele alan, üreten, ve farklı kimselerce tanıtma kararı aldım. Patlak filtreli, klişe ve aynı tarzdaki Adana fotoğraflarına yeni bir boyut katalım istedik.
Ve bir buçuk ay kadar önce bir gün Bülent Abi’den bir e-mail geldi. Sevgiyle çıktığım bu yolculukta artık bende A+ dergisindeyim.
Adana’yı bir de böyle görün.
@visitadana
--
aplusdergi.com
@aplusdergi